Soğuk atmosferik plazmanın dental uygulamaları
Plazma işleminin alkali ile
işlenmiş ceria ile stabilize edilmiş zirkonya/alümina nanokompozitin (NANOZR)
biyoaktivitesi üzerindeki etkileri
Yazarlar: Seiji Takao, Satoshi Komasa, Akinori
Agariguchi, Tetsuji Kusumoto, Giuseppe Pezzotti, Joji Okazaki
Yayın: Takao, S.; Komasa, S.; Agariguchi, A.;
Kusumoto, T.; Pezzotti, G.; Okazaki, J. Effects of Plasma Treatment on the
Bioactivity of Alkali-Treated Ceria-Stabilised Zirconia/Alumina Nanocomposite
(NANOZR). International Journal of Molecular Sciences, 2020, 21, 7476.
doi:10.3390/ijms21207476.
Aşağıdaki metin, alkali ile modifiye
edilmiş nano-ZR yüzeyine uygulanan piezobrush plazma işleminin, sıçan kemik
iliği mezenkimal kök hücrelerinin ilk yapışmasını etkileme, sert doku
farklılaşmasını tetikleme ve implant çevresinde sert doku oluşumunu teşvik
etmedeki etkinlik mekanizmalarını araştırmayı amaçlayan bir çalışmayı
özetlemektedir. Bu çalışmanın sonuçları, diş hekimliği ve prostodonti
alanlarına değerli ve yeni bilgiler sağlamıştır.
Şekil 1. Seçici plazma işleme platformuna genel bakış.
Şekil 1. SEM ve SPM ölçümleri
ile plazma işlemine bağlı olarak yüzey yapısında ve pürüzlülükte herhangi bir
değişiklik olmadığı tespit edilmiştir. Buna karşılık, su temas açısı 63°'den
0°'ye düşmüştür. XPS ölçümleri, yüzeydeki karbon içeriğinin azaldığını, oksijen
ve zirkonyum içeriğinin ise arttığını göstermektedir.
Serya ile stabilize edilmiş
zirkonya/alümina nanokompozitler (nano-ZR) gibi zirkonya seramikleri, mükemmel
mekanik özelliklerinden dolayı implant malzemesi olarak kullanılmaktadır. Bununla
birlikte, yeterli biyouyumluluk elde etmek için yüzey işlemi gereklidir. Bu
çalışmada, soğuk atmosferik basınçlı plazma ile nano-ZR numunelerinin yüzey
özelliklerini değiştirmek için, relyon plasma ürünlerinden piezobrush® PZ2
kullanılmıştır.
Yüzey özellikleri değerlendirilmiş,
ayrıca in-vitro ve in-vivo çalışmaları yapılmıştır. İmplantların yüzey yapısı
tanımlanmıştır, dental implantların ön işleminin yalnızca biyouyumluluğu
değiştirmesi, pürüzlülük gibi mekanik özelliklerin ise değişmeden kalması
önemlidir. Yüzey özellikleri, taramalı elektron mikroskobu (SEM), taramalı prob
mikroskobu (SPM), temas açısı ölçümü ve x-ışını fotoelektron spektroskopisi
(XPS) kullanılarak incelenmiştir (Şekil 1). Referans ve plazma ile işlenmiş
prob arasında, SEM ve SPM ile yapılan incelemelerde herhangi bir değişiklik
tespit edilememiştir. Bu da yüzey pürüzlülüğünün sabit kaldığını ve makroskobik
yüzey yapısının işlemden etkilenmediğini göstermektedir. Ancak temas açısı ölçümünde
tamamen farklı bir durum söz konusudur. 63°'lik orijinal temas açısı, 0°'ye
düşürülmüştür, bu da süper hidrofilikliğe işaret etmektedir. Bu sonuç XPS
verileriyle açıklanabilir. Oksit ve zirkonyum piki artarken yüzeydeki karbon
fraksiyonu azalmıştır. Bu, karbonlu safsızlıkların giderilerek zirkonyanın
açığa çıkarıldığını göstermektedir.
Şekil 2. İşlenmemiş ve
işlenmiş zirkonya numunelerinde rBMMSC'lerin ve HUVEC'lerin oranını ve
morfolojisini incelemek için floresan mikroskopisi kullanılmıştır.
Sıçan kemik iliği mezenkimal kök
hücrelerinin (rBMMSC'ler) ve insan göbek damarı endotel hücrelerinin
(HUVEC'ler) hücre yapışmasını in vitro analiz etmek için floresan mikroskobu ölçümleri
kullanılmıştır. Hücre-madde etkileşimleri, implantasyondan sonra implant
materyali ile vücut arasında gerçekleşen ilk olaylar arasındadır. Soğuk plazma
işlemi implant yüzeyine yapışan hücre sayısını arttırmış, yanı sıra hücrelerin genişlemesi
de gözlemlenmiştir. Bu, yüzey yapısındaki değişikliklerin, farklı hücrelerin
ilk yapışması ve çoğalması ile ilişkili olduğunu göstermektedir. İmplantasyondan
sonra HUVEC'lerin malzeme yüzeyine verdiği tepkinin gözlemlenmesi, yara
iyileşmesinin önemli bir göstergesidir.
Şekil 3. 3D makro-CT
görüntüleri, plazma ile işlem gören (b) zirkonyum implantlarda (implant kırmızı
olarak görülmektedir) artan kemik kütlesi (yeşil bölgeler) oranını
göstermektedir. Kemik kütlesinin toplam kütleye (BV/TV), ortalama trabeküler
sayıya (Tb.N) ve ortalama trabeküler kalınlığa (Tb.Th) oranı plazma ile
işlenmiş numunelerde önemli ölçüde daha yüksektir. Ortalama trabeküler seperasyon
ise (Tb.Sp) önemli ölçüde daha düşüktür.
Ratların femurlarına implante
edilen implantlar üzerinde in vivo deneyler yapılmıştır. Sekiz hafta sonra
ileri incelemeler gerçekleştirilmiştir (Şekil 3). Üç boyutlu makro-CT
görüntülerinde plazma ile işlenmiş zirkonyum oksit implantın çevresinde artan
kemik miktarı (yeşil) açıkça görülmektedir. Bu gözlemler nicel olarak, kemik
kütlesinin toplam kütleye oranı (BV/TV), ortalama trabeküler sayı (Tb.N),
ortalama trabeküler kalınlık (Tb.Th) ve trabeküler seperasyon (Tb.Sp) derecelendirmesi
ile ölçülmüştür. Trabeküler seperasyon dışında tüm bu değerlerin plazma ile
işlem görmüş numuneler için önemli ölçüde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ölçülen
bu parametrelerin tümü, plazma işlemi yoluyla implantasyondan sekiz hafta sonra
implantın daha stabil bir entegrasyonu olduğunu göstermektedir.
Şekil 4. Plazmayla işlem görmemiş (solda) ve işlem görmüş (sağ) zirkonyum
implantların histolojik kesitleri.
Yeni kemik oluşumu ayrıca
histolojik kesitlerle incelenmiştir. Plazma işlemiyle sadece kemik alan oranı
(BA) değil, aynı zamanda kemik-implant teması (BIC) da önemli oranda arttırılmıştır.
Her ikisi de osseointegrasyon kalitesinin göstergeleridir.
Bu yazıda, nano-ZR implantlarının
soğuk atmosferik plazma ile işlenmesinin etkileri incelenmiştir. Plazma işlemi
implantın pürüzlülüğünü etkilemezken, yüzeyinin süperhidrofilik hale gelmesini
sağlamıştır. In-vitro ve in-vivo çalışmalarda daha hızlı ve daha iyi protein,
hücre ve kemik yapışması ölçülmüştür. Bu da atmosferik plazma işleminin metal
alerjisi olan hastalarda protetik tedavi seçeneği olarak yararlı olduğunu
düşündürmektedir.